Çok Aşk Filmi Ne Zaman Çekildi? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Perspektifinden Bir Bakış
“Çok Aşk” filmi, 2016 yılında çekilmiş bir yapım ve zamanında büyük ilgi görmüş, özellikle de aşkı ve ilişkileri farklı bir açıdan ele almasıyla dikkat çekmişti. Ama bu filmi sadece bir aşk hikayesi olarak görmek, bence çok dar bir bakış açısı olur. Çünkü “Çok Aşk” hem toplumsal cinsiyet, çeşitlilik hem de sosyal adalet konularını irdeleyen, belki de yıllar sonra daha fazla takdir edilecek bir yapım. İstanbul’da bir sokak sahnesinde, otobüste yanımda oturanın yüzündeki ifadeyi gördüğümde, “Bu film bugün çekilseydi, nasıl farklı bir anlam taşırdı?” diye düşünüyorum. Gelin, birlikte bu filmi ve sunduğu mesajları toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet ışığında irdeleyelim.
Çok Aşk Filmi Ne Zaman Çekildi? Hikâyenin Toplumsal Yansıması
İlk başta, “Çok Aşk”ın hikâyesine bir göz atalım. Film, farklı karakterlerin aşklarını ve ilişkilerini anlatıyor. Aşk, çoğunlukla klasik bir şekilde, heteronormatif bir bakış açısıyla ele alındığı için, bu film, biraz da bizlere alışılmışın dışında bir perspektif sunuyor. Fakat, 2016 yılı gibi yakın bir dönemde çekilmiş olmasına rağmen, filmdeki bazı temalar – örneğin, karakterlerin toplumsal normlara karşı duruşları – hala toplumda pek kabul görmeyen şeylerdi. Ancak, filmdeki bu cesur anlatım aslında toplumsal değişim ve bu değişimlere karşı gösterilen tepkileri çok iyi yansıtıyordu.
Benim için filmin en önemli yanlarından biri, toplumsal cinsiyet rollerinin ve ilişkilerin çeşitliliğini masaya yatırmasıydı. Bir kadının aşkı ve cinselliği üzerindeki toplumsal baskılar, bir erkeğin benzer şekilde hissettiği duygusal sıkışmışlıklar, ve tabii ki kendi kimliğini bulma mücadelesi, filmde oldukça açık bir şekilde vurgulanmıştı.
Sokakta, Toplu Taşıma ve Ofiste Aşk
Sokakta ya da toplu taşıma araçlarında, her an, her yaştan, her cinsiyetten insanla karşılaşıyoruz. Bazen bir bakış, bazen de bir kelime bizi bir şeyler düşündürtebiliyor. Bir gün işe gitmek için tramvaya bindiğimde, karşımda yaşlı bir adam vardı, yanında ise genç bir kadın. Aralarındaki bakışmalar çok garipti, belli ki bir ilişki vardı ama bu ilişki gizliydi. O an, filmdeki bazı sahneler aklıma geldi. Toplumsal normlar ve toplumsal cinsiyet rolleri insanların ilişkilerine nasıl şekil veriyor? Genç bir kadın, yaşlı bir adamla aşk yaşayamaz mıydı? Ya da toplum onları sadece “toplumun gözünde yanlış” bir ilişki olarak mı görürdü?
Aslında “Çok Aşk”, insanların toplumun onlara biçtiği kimliklere uymak zorunda olmadığını, onlara karşı duyulan sevginin toplumsal beklentilerle şekillenmemesi gerektiğini vurguluyordu. Bir ilişki ya da aşk, toplumsal onaya ya da normlara ihtiyaç duymamalıdır. İstanbul’da bu tür alışılmadık ilişkileri sokakta gördüğümde bazen hissettiğim gariplik de biraz buna dayanıyor. İnsanların birbirlerini nasıl gördükleri, genellikle toplumsal rollerin ve kalıpların etkisiyle şekilleniyor.
İçimdeki Ses
İçimdeki bir ses bana şunu söylüyor: “Ama toplumun normları da önemli. İnsanlar bir şekilde bu kurallar içinde yaşamak zorunda.” Ve sonra bir başka ses: “Ama değil. Aşk özgürdür, kimseye hesap verme zorunluluğumuz yok.”
Sosyal Adalet ve Aşkın Serbestliği
Sosyal adalet açısından bakıldığında ise, “Çok Aşk” filmi, sadece bir aşk hikayesi olmanın ötesinde, toplumsal eşitsizliklere ve ayrımcılığa da dikkat çekiyor. İstanbul’da her gün karşılaştığım toplumsal eşitsizlikler, cinsiyetçilik ve heteronormatif bakış açıları, bu filmde anlatılan duygularla bir şekilde örtüşüyor. Bir kadının, bir erkeğin ya da bir LGBTQ+ bireyinin sevdiği kişiyi özgürce sevmesi, sadece aşkın kendisiyle ilgili bir konu değil. Aynı zamanda, toplumsal normlara, iş yerindeki ikiyüzlülüğe, sosyal çevremizdeki beklenen kalıplara karşı bir duruş meselesi.
Özellikle iş yerinde, kadınlar genellikle daha fazla sınanır. Bir kadının başarısının ardından gelen “erkeklere göre daha fazla çalıştı” yorumları, ya da bir kadının ilişkisinin, toplumun kendisine biçtiği kalıplarla şekillendirilmesi gibi. Hangi ilişkiyi yaşamamız gerektiği üzerine kararlar, bazen dışarıdan, özellikle de en yakın çevremizden gelir. Kadınların cinsel ve romantik hayatları, çoğunlukla eleştirilir. Filmde bu durum, karakterlerin ruh haline, toplumla olan ilişkilerine yansıyordu.
Duygusal Bağlantılar
Bir gün arkadaşımın düğününe gitmiştim. Orada, eşcinsel bir çiftin, ilişkilerini gizli tutma zorunluluğuyla ilgili konuştuklarını duyduğumda, işte o an, “Çok Aşk”ın neden önemli bir film olduğunu daha iyi anladım. Aşk sadece sevgiyle ilgili değildir, aynı zamanda özgürlük, eşitlik ve sosyal adaletle de ilgilidir. Kimse, kimseyi sevme biçimi nedeniyle yargılanmamalıdır.
Çok Aşk Filmi Ne Zaman Çekildi? Ama Aslında Zamanı Hiç Geçmedi
Filmin 2016 yılında çekilmiş olması önemli ama aslında “Çok Aşk”ın verdiği mesajlar, zamanın çok ötesinde. Çünkü bugün, 2025’te, hâlâ toplumsal cinsiyet eşitsizliği, çeşitlilik ve sosyal adalet konuları, herkesin konuşması gereken, üzerinde düşünmesi gereken meseleler. Aşk, duygusal bir deneyim olmanın yanı sıra, aynı zamanda toplumsal bir meseledir. Bir ilişkideki özgürlük, insan hakları, eşitlik ve toplumsal kabul, hepsi birbirine bağlıdır. Ve bu bağlamda, “Çok Aşk”ın çekildiği dönem, aslında hepimizin sürekli konuşması gereken bir dönemi işaret ediyordu.
Sonuç olarak, Burada, “Çok Aşk filmi ne zaman çekildi?” sorusuna cevap ararken, bu sorunun aslında zamanın çok ötesine geçtiğini ve hepimizi etkilemeye devam ettiğini düşünüyorum. Çünkü aşk sadece bir duygu değil, toplumsal normları sorgulayan, eşitlik isteyen ve özgürlük isteyen bir tavırdır. Bu filmi bir aşk hikayesinden çok, bir toplumsal değişim filmi olarak görmek, belki de en doğrusu.